Post by kozmoz on Jun 30, 2013 21:25:35 GMT 3
Bu yazı burada yazdığım son yazıdır. Çünkü, çoğunluğun Türk olduğu bir ortamda İngilizcenin "evrensel dil" olduğu saçmalığının benimsetilmeye çalışılması çok acıklı ve gülünçtür. Bu çaba içinde olanlar ya gerçekten Türk değildir ve Türkleri yanlış yönlendirmeye çalışmaktadır, ya da Türkçenin ve Türk ekininin gerçek tarihini bilmemektedir.
Bu konunun iyice anlaşılması için, ulu önder Atatürk'ün yazdırdığı "Türk Tarihinin Ana Hatları" kitabının kesinlikle okunması gerekir. Ayrıca Türk diliyle ilgili aşağıdaki kaynakların da kesinlikle okunması gerekir.
Turkic Substrate in English.
Bu yazının İngilizce yazılmış olanı aşağıdaki linktedir.
www.s155239215.onlinehome.us/turkic/41TurkicInEnglish/EnglishTurkicLexiconEn.htm
The Turkic Civilization lost in the Mediterranean basin, Prof. Dr. Chingiz Garasharly.
ebooks.preslib.az/pdfbooks/enbooks/chingizgarasharli.pdf
"Sümerce" Kesin Olarak Türk Dilidir, Prof. Atakişi Celiloğlu Kasım
İstek Vakfı yayını.
Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dili'nin Yaşı Meselesi.
Prof. Dr. Osman Nedim Tuna. Bu çalışma aşağıdaki linkten üye olunarak indirilebilir.
www.belgeler.com/blg/48o4/sumer-ve-turk-dillerinin-tarihi-ilgisi-ile-turk-dilinin-yasi-meselesi-osman-nedim-tuna-resim-e-kitap#
Doğu Anadolu ve Urartular (Eastern Anatolia And Urartians), Prof. Dr. Afif Erzen.
Türk Tarih Kurumu Yayını.
Ayrıca İngilizce'nin öyle Türklere yutturulmaya çalışıldığı gibi "evrensel dil" olmadığını kendi yaşamımdan iki anıyı anlatarak belirtmek isterim.
1. 2000 yılında bir iş gezisi için bir hafta süreyle İspanya'nın başkenti Madrid'e gittim. Bir Avrupa ülkesi İspanya'nın başkentinde iş için bulunduğum ortam ve kaldığım otel dışında hiç bir yerde tek sözcük İngilizce konuşulmuyor ve konuşana da kimse yanıt vermiyordu. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeklerini restoranlarda elimle göstererek alabiliyordum. Çünkü İngilizce konuşursam, kimse benimle ilgilenmiyordu. Son akşam yemeği için gittiğim restoranda son kez garsona İngilizce konuşarak şipariş vermeyi denedim. Kesinlikle benimle ilgilenmedi. Restorandan çıkarken, ğirişte günün menüsünün İspanyolca ve İngilizce karşılığının yazılı olduğunu gördüm. İstediğim yemeğin İngilizce karşılığı olan İspanyolcasını bir kağıda yazarak restorana geri girdim ve bu İspanyolca yemek adını kağıttan garsona göstererek sipariş vermeyi denedim. Bunun üzerine benimle İngilizce konuşan bir garson geldi ve bana yer göstererek siparişimi aldı.
Dışarıda kimsenin İngilizce konuşmaması yüzünden Madrid'in tarihi yerlerini gezemedim ve bir hafta süreyle yalnızca otelle iş arasında gidip gelebildim.
2. Sanıyorum 1991 yılının yaz aylarıydı. Nevşehir'de tarihi yeraltı şehirlerinden birini görecektim. Girişte yaşlı bir Fransız bey Fransızca konuşarak anlayamadığım bir konuda yardımımı istiyordu veya birşeyler soruyordu. Kendisine en az 15 dakika süreyle İngilizce olarak, "Fransızca bilmediğimi, İngilizce konuşursa kendisine yardımcı olabileceğimi" söyledim. Yaşlı Fransız kesinlikle tek sözcük bile İngilizce söylemeden bana sürekli Fransızca olarak anlamadığım şeyleri yineledi. Bunun üzerine ben yaşlı Fransızdan ayrılarak gezimi sürdürdüm. Elin Fransızı kendi ülkemde kendisiyle ana dili Fransızca ile konuşmamızı istiyor !
Demekki, İngilizce birilerinin bize yutturmaya çalıştığı gibi "evrensel dil" filan değil. Yukarıdaki iki olay, ayrıca Avrupalıların bile kendi ana dillerini kullanmak için büyük çaba gösterdiklerini ortaya koyuyor. Biz de çoğunluğun Türk olduğu ortamlarda bile "İngilizce evrenseldir" diye kendimizi kandırmaya çalışıyoruz. Bu yaklaşım hastalıklı, yanlış bir yaklaşımdır. Herkes yukarıdaki örneklerde olduğu gibi özellikle de çoğunluk olunduğunda kendi dilini kullanmalıdır !!!!!!!!!!!
Bu konunun iyice anlaşılması için, ulu önder Atatürk'ün yazdırdığı "Türk Tarihinin Ana Hatları" kitabının kesinlikle okunması gerekir. Ayrıca Türk diliyle ilgili aşağıdaki kaynakların da kesinlikle okunması gerekir.
Turkic Substrate in English.
Bu yazının İngilizce yazılmış olanı aşağıdaki linktedir.
www.s155239215.onlinehome.us/turkic/41TurkicInEnglish/EnglishTurkicLexiconEn.htm
The Turkic Civilization lost in the Mediterranean basin, Prof. Dr. Chingiz Garasharly.
ebooks.preslib.az/pdfbooks/enbooks/chingizgarasharli.pdf
"Sümerce" Kesin Olarak Türk Dilidir, Prof. Atakişi Celiloğlu Kasım
İstek Vakfı yayını.
Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dili'nin Yaşı Meselesi.
Prof. Dr. Osman Nedim Tuna. Bu çalışma aşağıdaki linkten üye olunarak indirilebilir.
www.belgeler.com/blg/48o4/sumer-ve-turk-dillerinin-tarihi-ilgisi-ile-turk-dilinin-yasi-meselesi-osman-nedim-tuna-resim-e-kitap#
Doğu Anadolu ve Urartular (Eastern Anatolia And Urartians), Prof. Dr. Afif Erzen.
Türk Tarih Kurumu Yayını.
Ayrıca İngilizce'nin öyle Türklere yutturulmaya çalışıldığı gibi "evrensel dil" olmadığını kendi yaşamımdan iki anıyı anlatarak belirtmek isterim.
1. 2000 yılında bir iş gezisi için bir hafta süreyle İspanya'nın başkenti Madrid'e gittim. Bir Avrupa ülkesi İspanya'nın başkentinde iş için bulunduğum ortam ve kaldığım otel dışında hiç bir yerde tek sözcük İngilizce konuşulmuyor ve konuşana da kimse yanıt vermiyordu. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeklerini restoranlarda elimle göstererek alabiliyordum. Çünkü İngilizce konuşursam, kimse benimle ilgilenmiyordu. Son akşam yemeği için gittiğim restoranda son kez garsona İngilizce konuşarak şipariş vermeyi denedim. Kesinlikle benimle ilgilenmedi. Restorandan çıkarken, ğirişte günün menüsünün İspanyolca ve İngilizce karşılığının yazılı olduğunu gördüm. İstediğim yemeğin İngilizce karşılığı olan İspanyolcasını bir kağıda yazarak restorana geri girdim ve bu İspanyolca yemek adını kağıttan garsona göstererek sipariş vermeyi denedim. Bunun üzerine benimle İngilizce konuşan bir garson geldi ve bana yer göstererek siparişimi aldı.
Dışarıda kimsenin İngilizce konuşmaması yüzünden Madrid'in tarihi yerlerini gezemedim ve bir hafta süreyle yalnızca otelle iş arasında gidip gelebildim.
2. Sanıyorum 1991 yılının yaz aylarıydı. Nevşehir'de tarihi yeraltı şehirlerinden birini görecektim. Girişte yaşlı bir Fransız bey Fransızca konuşarak anlayamadığım bir konuda yardımımı istiyordu veya birşeyler soruyordu. Kendisine en az 15 dakika süreyle İngilizce olarak, "Fransızca bilmediğimi, İngilizce konuşursa kendisine yardımcı olabileceğimi" söyledim. Yaşlı Fransız kesinlikle tek sözcük bile İngilizce söylemeden bana sürekli Fransızca olarak anlamadığım şeyleri yineledi. Bunun üzerine ben yaşlı Fransızdan ayrılarak gezimi sürdürdüm. Elin Fransızı kendi ülkemde kendisiyle ana dili Fransızca ile konuşmamızı istiyor !
Demekki, İngilizce birilerinin bize yutturmaya çalıştığı gibi "evrensel dil" filan değil. Yukarıdaki iki olay, ayrıca Avrupalıların bile kendi ana dillerini kullanmak için büyük çaba gösterdiklerini ortaya koyuyor. Biz de çoğunluğun Türk olduğu ortamlarda bile "İngilizce evrenseldir" diye kendimizi kandırmaya çalışıyoruz. Bu yaklaşım hastalıklı, yanlış bir yaklaşımdır. Herkes yukarıdaki örneklerde olduğu gibi özellikle de çoğunluk olunduğunda kendi dilini kullanmalıdır !!!!!!!!!!!