|
Türkçe
Mar 18, 2012 22:31:34 GMT 3
Post by kayra on Mar 18, 2012 22:31:34 GMT 3
Çok sağ ol.Türkçe forum çok durgun yahu,biraz hareket getirmek lazım.Aslında keşke Türkçe kısımı bir "konu" şekilinde değil de bir "alt forum" şekilinde olsaymış.Neyse ben biraz daha kendimden bahis edeyim en iyisi; Türk kültürüne,Türk tarihine meraklı bir gencim aslında meraktan da öte bir hayranlık duyuyorum diyebiliriz.Bu forumu Google'nin Resimler kısımında Orta Asya Türk askerleri ile ilgili bir şey ararken buldum.Normalde kayıt olmazdım fakat Türkçe kısımının olduğunu görünce ve Göktürkçe kısımını görünce(Öğrenmek çok isterim fakat öğrenmeye hiç çalışmadım) bu forumdan güzel bilgiler edinebileceğim hissine katılıp kayıt oldum.Sanırım biraz fazla konuştum Ama burası biraz daha aktif olursa çok güzel ve faydalı bir forum olabilir.
|
|
|
Post by H. İhsan Erkoç on Mar 21, 2012 11:39:42 GMT 3
Evet ya ne yazık ki aktif Türk üye pek fazla yok
|
|
|
Türkçe
Mar 22, 2012 0:34:51 GMT 3
Post by alperentjuh on Mar 22, 2012 0:34:51 GMT 3
Ben Hollandada yasiyorum, ve buradaki Turk arkadaslarimin Turk tarihine ilgisi var, ama bilgileri cok az. Okulda tarih dersi alanlar, cogunlukla avrupa tarihini ogreniyorlar . Bunun icin Turk tarihinden bilgileri cok az. Ben Turk tarihini ogrenmelerini, ilgilenmelerini istiyorum ve bunun icin biseyler yapmaya calisiyorum. Bu forumun faydali oldugunu dusunuyorum.
Bir tek problem var. Cogu arkadaslarimin ingilizceleri yeterli degil. Turkce bolumu ilerlemeli.
Turkcem bozuksa kusura bakmayin, avrupada dogan ve yasayandan bukadar.
Avrupali bir Turk genci.
|
|
|
Türkçe
Mar 22, 2012 15:26:07 GMT 3
Post by Atabeg on Mar 22, 2012 15:26:07 GMT 3
hosgeldin Alperencik forumuza.... Istediginiz bilgileri Türkçe veya Flemenkçe (hollandaca) sizlere ulastirabilirim...
|
|
|
Türkçe
Mar 22, 2012 22:19:07 GMT 3
Post by H. İhsan Erkoç on Mar 22, 2012 22:19:07 GMT 3
Merhaba Alperen, istediğinizi Türkçe olarak da sorabilirsiniz, elimizden geldiği kadar yardımcı oluruz
|
|
|
Türkçe
Mar 23, 2012 1:00:15 GMT 3
Post by kayra on Mar 23, 2012 1:00:15 GMT 3
Bir şey sormak istiyorum,Türk mitolojisi konusunda arkadaşlar ile büyük tartışmalara girdik,zamanında bunu ancalimon ile de tartışmıştık Neyse,ben diyorum ki Türk dini çok tanrılıdır,belli başlı tanrıları şunlardır. Kayra Han(Gök Tengri ile eş değer de tutulur) Bay Ülgen Erlik Han Ay Ata G(K)ün Ana Umay Ve bir kaç tane daha var işte,fakat arkadaşlar illaha da bizde sadece Gök tanrı vardı diğerleri yoktu diyor,ancalimon'u karıştırmıyorum bile,onunki daha değişik bir teori peki sizin bu konuda bilginiz nedir?
|
|
|
Türkçe
Mar 23, 2012 19:39:40 GMT 3
Post by ancalimon on Mar 23, 2012 19:39:40 GMT 3
Bir şey sormak istiyorum,Türk mitolojisi konusunda arkadaşlar ile büyük tartışmalara girdik,zamanında bunu ancalimon ile de tartışmıştık Neyse,ben diyorum ki Türk dini çok tanrılıdır,belli başlı tanrıları şunlardır. Kayra Han(Gök Tengri ile eş değer de tutulur) Bay Ülgen Erlik Han Ay Ata G(K)ün Ana Umay Ve bir kaç tane daha var işte,fakat arkadaşlar illaha da bizde sadece Gök tanrı vardı diğerleri yoktu diyor,ancalimon'u karıştırmıyorum bile,onunki daha değişik bir teori peki sizin bu konuda bilginiz nedir? Temelinde Gök Tanrý'nýn olduðu, Avrupalýlarýn "Monophysitism" diye adlandýrdýðý dindir. Acak durum çok daha karmaþýk çünkü özünde tanrý insan (Ýsa tanrýsý) yoktur. Tanrýnýn kut verdiði tanrýnýn iradesini yerine getiren insan vardýr. Dikkat edin çok eski mitolojilere girmiyorum bile. Doðrudan en yeni mitolojiden bahsediyorum. Ejderha Mýzarýðý fantastik serilerindeki gibi dünyaya avatar (ki bu Ýsa oluyor) olarak görünün bir Allah söz konusu. Yani tanrý oðlu kavramý, tanrýnýn çocuðu anlamý taþýmaz. Benim düþüncem Bugün Avrupa'daki Hristiyanlýðýn Eski Türk kültürü ve Hristiyanlýðýn zoraki bir þekilde iç içe geçirilmiþ bir hali olduðu. Türk mitolojisindeki diðer varlýklar tanrý deðil, Tengri'nin iradesini yerine getiren yer yüzü güçleridir.
|
|
|
Türkçe
Mar 23, 2012 21:06:41 GMT 3
Post by kayra on Mar 23, 2012 21:06:41 GMT 3
Kayra Han'ın tasviri;
Tanrıların en büyüğü ve en önde gelenidir. Herşeyin yaratıcısıdır. Mutlak üstünlüğü vardır. Göğün 17. katında oturur. Diğer Tanrıları da o yaratmıştır. Bu anlamda diğer Tanrıların kendisiyle kıyaslandığında, emirlerini yerine getiren veya verdiği görevleri yineleyen birer melek konumunda olduğu yaklaşımı yanlış olmayacaktır. Ancak İslam öncesi Türk kültüründe melek veya benzeri bir kavram yer almaz. Bu sonuca yalnızca kıyaslama yapılarak ulaşılabilir. Evrenin yazgısını belirler. İyilik yönü ağır basar. Yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç (çam veya kayın) dikmiştir. Bu ağaç yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacı “Uluğ Kayın”dır. İnsanların atası olan dokuz kişi bu ağacın dallarından türemiş ve dokuz boy (dokuz ırk) bu kişilerin soyundan ortaya çıkmıştır. Tengere Kayra Han, Altaylılar'ın yanısıra Ostyaklar ve Yakutlar gibi bazı Sibiryalı toplumların mitolojilerinde yüksek derecede bir tanrı olarak saygı duyulur. Altayların yaratılış efsanesinde dünyanın yaratıcısı olarak gösterilir. Kayra Han bu efsanede ayrıca tüm Tengricilikte yeraltı aleminin tanrısı olarak tanılan Erlik Han'a ceza olarak yeraltı aleminin tanrısı olma görevini verir. Bazen Göktanrı ile eşdeğer tutulur. Ülgen, Mergen ve Kızagan adlı üç oğlu vardır. Ülgen, İyilik ve merhametini yani cemalini; Kızagan, öfke ve intikamını yani celalini; Mergen ise bilgelik ve hikmetini yani egemenliğini temsil ederler. Görkemli bir varlığa sahiptir. Somut nitelemeler pek fazla yapılmamış ancak soyut yönü üzerinde daha çok durulmuştur. Ana ve Ata olarak (hem eril hem dişil, yani nötür olarak) tanımlandığı kaynaklar mevcuttur. İnsan biçimli olarak pek fazla tasvir edilmez. Kışı yeryüzünde yazı gökyüzünde geçirir. Değişik renklerde yıldırım çaktırır. Onun yıldırımına çarpılan kişi şaman olur. Bazı batılı kaynaklarda Kuara (Kuğara) olarak geçer. Bu takdirde Urartulardaki Kuera ile bağlantılı görünmektedir. Bulgarlarda da bu isimle rastlanır. Kuğara (Koğara)’nın Kayra Han ile farklı Tanrılar olduğunu öne süren görüşlerde vardır. Ayrıca Kayra Han ile Kara Han aynı kişi olarak nitelense de bu durum sesbilimsel ama yaygın bir yanlışlıktır. Çünkü Kara sözcüğü içerisinde daha çok olumsuz anlamlar barındırır. Kara Han farklı bir mitolojik kişiliktir (Oğuz Han’ın babasıdır). Kara Han ile karıştırılmamalıdır.
Bay Ülgen'in tasviri;
Göğün 17. katında oturan Kayra Han'dan 'dönüşüm' yoluyla yaratılan göksel üç tanrı sıralamasında ilk sırada yer alan ve göğün on yedinci (veya onaltıncı) katında oturduğuna inanılan, hava durumunu, verimliliği ve doğurganlığı yönettiği kabul edilen, sonraları işlevlenerek Göktanrı'nın yerini alan tanrıdır. Kayra Han’ın oğludur. Altın Dağ’da, altın kapısı olan altın bir sarayda yaşar. Altın bir taht üzerinde oturur. Kayra Han’dan sonra ikinci derecede öneme sahiptir. Gök cisimlerini yönetir. Göksel ve meteorolojik olayların ilk kaynağıdır. Biri ak, diğeri kara iki taşla gelerek (veya Korbolko Kuşu ile bu taşları göndererek) insanlara ateş yakmayı öğretmiştir. İyilik yapmayı sever. Uzun saçları vardır. Yanında büyük bir kalkanı bulunur. Elinde yıldırımlar gönderen bir yayı vardır. Yıldırımlar ve şimşekler onun silahıdır. Yıldırımla vurduğu yer kutsallık kazanır. Yedi oğlu ve yedi kızı vardır. Gökçe (mavi) renk ile simgelenir. Göğün hakimidir. Dünyayı taşımaları veya destek olmaları için üç tane balık yaratmıştır. Elindeki topuzu, yaşam ağacının köklerine benzer ve öylesine dallı budaklıdır. Bildiğimiz Güneş, Ay ve yıldızlardan (tüm gök nesnelerinden) çok uzakta yaşar. Biri sağında ve diğeri solunda iki ak Güneş bulunur. Bu gök nesnelerinin her biri kendisine ulaşmak isteyen şaman için bir engeldir. En güçlü şaman bile en fazla Altınkazık (Kutup) Yıldızına kadar ulaşabilir. Daha öteye gidemez. Betimlenirken ak, parlak, gürültücü (künürtçi), yakıcı (küygekçi), şimşekçi (yalgınçı) gibi sıfatlar kullanılır. Ezeli ve ebedi kabul edilir. Evrenin başlangıcında yalnızca Ülgen ve Erlik vardır. Kaz ve kuğu kılığına girerek sonsuz suyun üzerinde uçarlar. Tanrı Ülgen Erlik’den daha güçlüdür. Erlik’in yaptığı hileleri anlamakta ve onu cezalandırmaktadır. Kayra Han ise evrenden önce de mevcuttur. Yaşlı ve bilge bir görünüm ile tasvir edilir. Üç, altı, dokuz ya da 12 yılda bir görkemli törenler yapılarak kendisine beyaz kısrak kurban edilir. Üç börkü (başlığı) vardır, uzun sakallıdır. Aslında çoğu zaman bir karısından bahsedilmediği halde birkaç yerde eşinin adı “Taz Hanım” (Kel Hanım)’dır. Bindiği hayvan da Kelke adlı kel bir öküzdür. Moğolcada pek çok Tanrının adının sonunda yer alan Ulağan (Ulagan) sözüyle de bağlantılı görünmektedir. Vogullarda Ulgon olarak yer alır ve ateşin kaynağı olarak görülür. Mani Dini ile birlikte Ahura Mazda (Hürmüz) ile özdeşleşmiştir. Bu nedenle bir ünvan olarak Moğol mitolojisinde "Hormosta", Türk mitolojisinde "Kurbustan" adıyla da yer alır. Moğollara göre 55 Batı Tanrısının başında bulunur. Türk Mitolojisi'ndeki karşı imgesi Yeraltı Aleminin Hükümdarı ve kötülük Tanrısı ErlikHan'dır.
Gördüğün gibi bunlar bir birlerinden farklıdır ve ikisi de tanrı olarak geçer.Fakat ilginç olan bir nokta da şudur,Ülgen Sibir Mitolojisinde yaratıcı tengri iken Türk-Altay'da Kayra yaratıcı tengri'dir.Fakat senin dediklerinde mantıksız değil,çünkü Erlig'in aslında insan olduğunu biliyoruz,ve diğer tanrıları da Kayra'nın yarattığını.
Bu arada Irk Bitig'den şu kısım da ilgimi çekti
"Alaca atlı yol tanrısı ben. Gündüz gece koştururum ben. Güleryüzlü iki insanoğluna denk gelmiş, insanoğulları korkmuş. 'Korkma' demiş. 'Kut vereceğim ben' demiş. Böyle biliniz. İyidir o."
|
|
|
Türkçe
Mar 23, 2012 23:53:42 GMT 3
Post by ancalimon on Mar 23, 2012 23:53:42 GMT 3
Melek diye bir kavram yer almaz diye bir durum söz konusu deðil. Yer alýr. Kýsaca onlara dünya güçleri diyebiliriz.
|
|
|
Türkçe
Mar 24, 2012 0:40:22 GMT 3
Post by kayra on Mar 24, 2012 0:40:22 GMT 3
Koca yazıda takıldığın yere bak,ufak detayları boşver ana fikire bak.
|
|
|
Türkçe
Mar 24, 2012 13:06:14 GMT 3
Post by H. İhsan Erkoç on Mar 24, 2012 13:06:14 GMT 3
Aslında Eski Türklerin inançları zaman içinde ve farklı bölgelerde farklı olmuştur. Ancak genel olarak söyleyebiliriz ki Eski Türkler çoğu zaman Teŋri'nin yaratıcı gücü olan tek kutsal varlık ya da tanrı olduğuna inanmışlardır. Ne var ki Teŋri'nin dışında koruyucu ve cezalandırıcı güçleri olan diğer tanrılar ve ruhlar olduğu gibi, Teŋri terimi yaratıcı gücü olan en büyük tanrının dışında diğer bazı tanrılar, hatta büyük nesneler için bile kullanılmıştır. Örneğin Göktürkler hem yaratıcı tanrı için, hem onun yarattıkları arasında sayılan fiziksel gökyüzü için, hem Moğolistan'da Ötüken'in batısında bulunan bir kutsal dağ için, hem de kendi kağanları için Teŋri tabirini kullanmışlardır (kutsal dağın Türkçe adı Çin kaynaklarında Bo-deng-ning-li 勃登凝黎, Bo-deng-ling-li 勃登凝梨, vs şekillerinde yazılmış ve Çince karşılığı Di-shen 地神 yani "Yer Tanrısı" olarak verilmiştir). Eski Kırgızlar'a ait Yenisey yazıtlarında ve Orhun Uygurlarına ait yazıtlarda Teŋri Ėl ve Teŋri Yir kavramları geçer ki burada ülkeye ve toprağa kutsallık atfedilir. İbn Fadlan, 920'li yıllarda Oğuzlar'ın birbirlerine saygı ifadesi olarak "tanrı" dediklerini yazar. Bu durumun 11. yüzyıldaki Türkler arasında bile devam ettiği biliniyor. Örneğin Kaşgarlı Mahmud Teŋri kelimesini "Ulu Tanrı" olarak çevirmiş, ayrıca Müslüman olmayan Türklerin göğe, aynı zamanda da büyük bir dağ, büyük bir ağaç gibi gözlerine ulu görünen her şeye "Teŋri" dediklerini, bu gibi şeylere secde ettiklerini söylemiştir. Yani diyebiliriz ki Eski Türkler'in Teŋri kavramını kullanmaları esnek olmuştur.
"Evrenin Hükümdarı" olarak algılanan ve tek yaratıcı olan Teŋri'nin yanı sıra kutsal yer-su ruhları yani doğa güçleri ya da doğa tanrıları, kadınlarla çocukların koruyucusu Umay, ölmüş ataların ruhları, güneş-ay-yıldızlar gibi gök cisimleri de Teŋri'den daha alt düzeydeki tanrılar, ruhlar ve kutsal varlıklar olarak kabul ediliyorlardı. Bu varlıkların yaratıcı güçleri yoktu, ancak dünya üzerindeki işlerde Teŋri'nin yardımcıları oldukları görülmektedir (bunu İslam'daki melek kavramına benzetebiliriz, ancak Türklerdeki bu diğer ruhlar/tanrılar meleklerden daha güçlü ve daha özerk bir yapıdaydılar, ayrıca İslam'daki anlayışın tersine bu ruhlara/tanrılara Teŋri'den ayrı olarak tapınılıp kurban kesiliyordu). Günümüz Altaylı şamanistlerinin en büyük tanrı saydıkları Ülgen'in (Tuvalılarda Kayrakan) de yaratıcı ve gök olaylarına hükmedici olduğuna inanılır ki bugünkü Ülgen, Eski Türklerdeki Teŋri’nin eşdeğeridir. Ancak Altaylılar, Ülgen'in yaratma kudretini Akene (Ak Ana) denilen bir dişi ruhtan aldığına inanırlar.
|
|
|
Türkçe
Mar 24, 2012 14:02:45 GMT 3
Post by kayra on Mar 24, 2012 14:02:45 GMT 3
Açıklayıcı bir yazı olmuş sağ ol,ayrıca Ak ana olayını Altay Yaratılış destanından biliyordum zaten. Size şimd bir soru daha soracağım Ben son 1 haftadır Göktürk alfabesi öğrenmeye çalışıyorum.Harflerin nerede ise tamamını ezberledim ama alfabenin bazı belli başlı kuralları var,Mesela ilk hecede E-A sesini karşılayan harf genellikle yazılmıyor gibi,işte ben o tarz kurallarda çok zorlanıyorum,yazıyı okuyorum sonra çevirisine bakıyorum orada hiç okumadığım 1-2 ünlü harf fırtlıyor Bu sorunu çözmenin kolay bir yolu var mı?
|
|
|
Türkçe
Mar 25, 2012 19:56:32 GMT 3
Post by H. İhsan Erkoç on Mar 25, 2012 19:56:32 GMT 3
Dediğin gibi ilk başta yazıyı öğrenirken kelime okumalarda zor olur, ama zamanla alışırsın, en azından basit kelimeleri sesli harfleri olmasa bile okuyabilirsin Ama özel isimlerde sıkıntı oluyor ki kimi zaman yazıtlardaki bazı adları, unvanları, vsleri okuma konusunda farklı Türkologlar arasında farklı görüşler olabiliyor.
|
|
|
Türkçe
Mar 25, 2012 21:37:54 GMT 3
Post by kayra on Mar 25, 2012 21:37:54 GMT 3
Hmm,anladım,sen çevirilere baka baka git zaten kısa zaman sonra alışırsın diyorsun yani?
|
|
|
Türkçe
Mar 26, 2012 10:48:10 GMT 3
Post by H. İhsan Erkoç on Mar 26, 2012 10:48:10 GMT 3
Aynen öyle, ben de öyle yapmıştım.
|
|